31 Aralık 2012 Pazartesi

AĞLAYAN PASTA...

  Merhaba, öncelikle yeni yılın herkese sağlık, mutluluk, huzur getirmesi dilerim. Bugün sizinle bizim ailenin  en sevdiği pastalardan biri olan, ağlayan pastanın tarifini paylaşacağım. Hafif tadıyla midenizi baymayan oldukça da lezzetli bir tat. Tarifini nereden kimden aldım hatırlamıyorum. Yıllardır da çok sıklıkla yaparım. Genelde de arkadaşlarımın ve yeğenlerimin isteği üzerine yapıyorum. Bu seferde sevgili yeğenlerimin isteği üzerine yapıldı. Geçenlerde bir arkadaşımın uyarısı üzerine fark ettim ki blog da paylaşmamışım. Çocuklar hepsini mideye indirmeden bir dilimini sizin için fotoğrafladım. Çikolatalı şeyleri pek sevmeyen Asya'nın ( 3 yaşında ) isteği ise hepimizi çok güldürdü. ''Teyze benim pastam ağlamasın'' ona sossuz yani ağlamayan bir dilim hazırlandı :))
Malzemelerimiz:
Keki için:
4 adet yumurta
3 Türk kahvesi fincanı şeker
3 Türk kahvesi fincanı un
1 paket kabartma tozu
2 yemek kaşığı kakao
2 yemek kaşığı süt
--------------------------------------------------------------------
Daha sonra keki ıslatmak için 2 su bardağı süt
---------------------------------------------------------------------
2 poşet krem şanti ve hazırlamak için üzerindeki tarife göre süt miktarı (süt miktarı markasına göre değişebiliyor)
--------------------------------------------------------------------
1 paket çikolata sosu ve hazırlamak için üzerindeki tarife göre süt miktarı (süt miktarı markasına göre değişebiliyor)

Hazırlanışı:
İlk önce kekimizi hazırlamaya başlıyoruz.
Yumurta ve şekeri mikser yardımıyla yaklaşık 5-6 dakika çırpıyoruz.
Diğer malzemeleri koyup mikseri çalıştırmadan uçlarıyla güzelce karıştırıyoruz.
Sıvı yağla güzelce yağladığımız borcamımıza döküp 165-170 derecede ayarladığımız fırınımızda yaklaşık 45 dakika kadar pişiriyoruz.
Kekimiz pişerken diğer tarafta 2 poşet krem şantiyi üzerindeki tarife göre hazırlayıp 30 dakika kadar buz dolabında bekletiyoruz.
Kekimiz fırından çıkar çıkmaz sıcak haldeyken üzerine 2 su bardağı soğuk sütü her yerine eşit olacak şekilde döküp soğumaya bırakıyoruz.
Çikolatalı sosumuzu üzerindeki tarife göre tel çırpıcıyla karıştırarak pişiriyoruz.
Kabuk bağlamaması için ara ara karıştırarak soğutuyoruz.
Kekimiz soğuduğunda üzerine krem şantinin tamamını koyup güzelce yayıyoruz.
En az 1 saat buzdolabında dinlendiriyoruz.
Servis için dilimlediğimiz de çikolatalı sostan üzerine 1 yemek kaşığı kadar döküyoruz.
Pastamız hazır.

Afiyet olsun.Sevgiler..

27 Aralık 2012 Perşembe

MERCİMEK KÖFTESİ...

    Merhaba bugün size genelde herkesin çok severek yediği, günlerin vazgeçilmezlerinden olan mercimek köftesinin tarifini vereceğim. Geçen günlerde annemin özel isteği üzerine yapmıştım.
Malzemelerimiz:
1 su bardağı kırmızı mercimek
2 su bardağı ince köftelik bulgur
1 litre su
1,5 çay bardağı sıvı yağ
2 adet orta boy kuru soğan
1 yemek kaşığı dolusu biber salçası
1 yemek kaşığı dolusu domates salçası
1 demet maydanoz
7-8 sap yeşil soğan
2-3 yemek kaşığı nar ekşisi(damak tadına göre azaltıp çoğaltılabilir)
pul biber,karabiber,tuz
1 demet kıvırcık veya göbek salata

Hazırlanışı:
Kırmızı mercimeği 1 litre suyla ocağa koyup hafif sulu kalana kadar pişiriyoruz.
Ocaktan alıyoruz. Sıcak halde üzerine bulguru ilave edip karıştırıyoruz. Kapağını kapatıp 15-20 dakika kadar demlendiriyoruz.
Başka bir tencere de kuru soğanı yemeklik küçük küçük doğruyoruz.
Üzerine 1,5 çay bardağı sıvı yağ ve salçaları ilave edip güzelce kavuruyoruz.
Kavurduktan sonra 1 çay bardağı sıcak su ilave edip bir taşım kaynatıyoruz.
Bu hazırladığımız karışımı mercimekli karışımın üzerine döküp güzelce karıştırıp kapağını kapatıyoruz.
Diğer tarafta yeşil soğanları ve saplarından ayrılmış maydanoz yapraklarını ince ince doğruyoruz. Bir köşeye alıyoruz.
Mercimekli karışımımıza nar ekşisi, tuz ve baharatlarını koyup yaklaşık 10 dakika kadar elimizle güzelce yoğuruyoruz.
Daha sonra hazırladığımız yeşillikleri de ilave edip 1-2 dakika kadar daha yoğuruyoruz.
İster yuvarlak isterseniz fotoğrafta ki gibi şekil vererek kıvırcık veya göbek salata dizdiğimiz servis tabağımıza yerleştiriyoruz.
Mercimek köftelerimiz hazır:)

Not:Bazen köfteler kuru olabiliyor azıcık kaynar su ilave edip yumuşatabilirsiniz.
Sulu olursa da bulgur koyup kapağını kapatıp dinlendirebilirsiniz:)

Afiyet olsun. Sevgiler.

25 Aralık 2012 Salı

Ekonomiye Kadın Gücü

ekonomiyekadiningucu
Ekonomiye Kadın Gücü projesi, dar gelirli kadınların ekonomik üretime katılımını teşvik etmek, sosyal ve ekonomik olarak güçlenmelerine katkıda bulunmak amacıyla, kadınların gelir getirici bir işe başlamasına veya işini büyütmesine destek olmayı hedefliyor.

Bu hedefin gerçekleşmesinde, küçük bir sermaye desteği ile dar gelirli kadınların ekonomik üretime başlamasına imkan tanıyan Mikrokredi Sistemi temel alınıyor. Mikrokredi, dünyada ilk olarak 1973 yılında Nobel Barış Ödülü sahibi Prof. Muhammed Yunus öncülüğünde yoksulluğun çok yoğun bir şekilde yaşandığı Bangladeş'te "Grameen Bank" altında faaliyetlere başladı. Prof. Muhammed Yunus, bu uygulamayı ilk olarak genç bir kadına bambu sepeti yapması için 6 $ kredi vererek başlattı.

Küçük sermayelerle değişen hayatlar

Türkiye'de 2003 yılında Prof. Muhammed Yunus'un girişimleriyle Grameen Trust ve Türkiye İsrafı Önleme Vakfı (TİSVA) tarafından ortaklaşa başlatılan Türkiye Grameen Mikrofinans Programı pekçok dar gelirli kadının işe başlaması için cansuyu/başlangıç kredisi sağlayarak, teminat ve kefalet gerektirmeden finansman erişimi kısıtını ortadan kaldırarak onbinlerce kadının hayallerini gerçekleştirmesine destek oluyor.

Yoksullukla Mücadelede Yenilikçi Yöntem: Sosyal Finansman

Türkiye'de her 5 kadından biri yoksulluk sınırında olup kendi potansiyelini gerçekleştirmeyi, ailesine ve toplumsal üretime katkıda bulunmayı bekliyor. Türkiye Grameen Mikrofinans Programı'nın yaygınlaştırılması amacıyla, TİSVA ve Turkcell işbirliğinde hayata geçen Ekonomiye Kadın Gücü, Türkiye’de ilk defa sosyal borçlanma modelinin hayata geçirilerek kadınların gelir getirici işler yapması için küçük sermaye desteği sağlayan Mikrokredi Sistemi’ne yeni kaynak oluşturulmasını hedefliyor.

Sosyal inovasyon niteliği taşıyan bu yenilikçi model sayesinde sayesinde artık dileyen herkes dar gelirli kadınlara borç verebilecek, bağış yapabilecek, dar gelirli kadınların hayallerine kavuşmasına bireysel olarak destek verebilecek .Çünkü, Kadına Destek, Topluma Destektir.
Ekonomiye Kadın Gücü projesi ile kadınlarımız daha çok üreterek ekonomiye katılacak,
hayallerini büyütecek, ailelerine ve geleceğe yatırım yapacak, Türkiye kazanacak.

Bir bumads advertorial içeriğidir.

22 Aralık 2012 Cumartesi

FINDIKLI ÇİKOLATALI KURABİYE...

   Merhaba bugün size çok güzel bir kurabiye tarifim var. Tarif sevgili kuzenim Cevriye' ye ait. Geçen günlerde  bir kurabiye yaptım güzel  oluyor, mutlaka denemelisin dediğinde hemen  tarifini istedim. Denemek  bugüne kısmet oldu. Bizde herkes çok sevdi. Tatlı şeylerden hoşlanmayan annem bile hımm.. güzel olmuş dedi. (hala şoktayım) Tadı bana biraz acı badem kurabiyesini anımsattı.
Malzemelerimiz:
1 paket tereyağı (250 gr.)(Oda sıcaklığında bekletilmiş)
1 adet yumurta
2 su bardağı incecik toz halinde çekilmiş fındık 
2 su bardağı toz şeker ( Tatlıdan çok fazla  hoşlanmıyorsanız 1,5 bardak kullanabilirsiniz )
3 su bardağı un (250 gr.)
1 paket vanilya
1 çay kaşığı tarçın

Üzeri için:
200 gr. çikolata(kuvertür veya madlen)
fındık veya süs şekeri

Hazırlanışı:
Yumurta şeker margarin güzelce karıştırılıp yoğurulur.
Un hariç diğer malzemeleri koyup iyice karıştırıyoruz.
En son unu yavaş yavaş ilave edip güzelce yoğuruyoruz.
Kıtır seviyorsak yarım santim kalınlığında, biraz yumuşak seviyorsak yaklaşık 1cm. kalınlığında merdane ile açıyoruz. Yapışmasın diye zemine un serpebilirsiniz.
Kalıpla veya çay bardağının ağız kısmıyla kesip çıkartıyoruz.
Yağlanmış yada pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsimize diziyoruz.
160-170 derece de ayarladığımız fırınımızda üstleri hafif kızarana kadar pişiriyoruz.
Kurabiyelerimiz piştikten sonra diğer tarafta çikolatamızı benmari usulü ile eritiyoruz.
Benmari usulü:Çaydanlığın alt kısmının  içine  su doldurarak ocağa alıyoruz ve üzerine de içine küçük parçalar haline getirdiğimiz çikolatayı koyduğumuz ısıya dayanıklı kabı koyuyoruz.(porselen bir kase olabilir) Ve su kaynadıkça da çikolatamız yavaşça erimeye başlıyor.
Daha sonra eritilmiş çikolatayı fırça yardımı ile kurabiyelerimizin üzerine sürüyoruz.
Hemen üzerini süslüyoruz.
Üzerindeki çikolatalar  5-10 dakika sonra donuyor ve kurabiyelerimiz hazır.

Afiyet olsun. Sevgiler.

17 Aralık 2012 Pazartesi

KARADENİZ TURU/SAMSUN...

   Merhaba, nihayet sıra geldi geçen haziran ayında yaptığımız muhteşem Karadeniz turumuzun detaylarını sizlerle paylaşmaya. Gezimiz 10 günlük uzun bir geziydi. Böyle olunca da Karadeniz' de görülmesi gereken her yeri görebildik :) Turumuzun  ilk durağı Karadeniz'in en modern kenti Samsun'du. Samsun Karadeniz bölgesinin eğitim, sağlık, sanayi, ticaret, ulaşım ve ekonomi açısından en gelişmiş şehridir. Samsun Türkiye'nin  gelişmiş ve yaşanılabilir şehirleri arasında gösterilir.
Samsun merkezde çok güzel bir Atatürk heykeli bulunmaktadır. Heykel 1925-1938 yıllarında Türk devletinin davetlisi olarak Türkiye'ye gelen Avusturyalı heykeltraş Heinrich Krippel tarafından 1931 yılında yapılmıştır. Gerçekten çok görkemli ve heybetli bir heykel, görülmeye değer..
Şehrin eski adı Yunanca Amisos olan şehir, daha sonraları Amisosa olarak kullanılmıştır. Roma ve Bizans döneminde Samsunta veya Samsus olarak kullanılmıştır.
Efsanevi kadın savaşçılar olarak bilinen Amazonlar'ın Thermedon Çayı yakınlarında kurdukları Themiskyra kentinde yaşadıkları antik çağ tarihçileri tarafından belirtilmiştir.
Amazonların daha iyi ok atabilmek için bir göğüslerini kestikleri çeşitli kaynaklarda rivayet edilir.
Amazonlar, Samsun ve yöresinin tarihi ve kültürel değerlerinden kabul edildiği için her yıl adlarına Terme ilçesinde festival düzenlenmektedir.
Atatürk'ün  İstanbul'dan Samsuna geldiği meşhur Bandırma vapurunun aslına uygun yapılan kopyasının içini geziyoruz.
Geminin orjinali  1924 yılında Türkiye Seyrüsefain idaresi tarafından hizmet dışı bırakılmıştır.
1925 yılında gemi bir Türk armatöre satılmış ve aynı armatör tarafından 4 ay içinde hurda olarak  parçalanmıştır.
Geminin bugünkü halinin yapılmasına 1960 yılında ele geçen orjinal projesi ışık tutmuştur.
Yapımına 2000 yılında Samsun Doğupark alanında aslına uygun olarak başlanmıştır.
18 mayıs 2003 tarihinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından hizmete açılmıştır.
Milli Mücadele döneminde İtilaf devletlerinin Anadolu'nun doğu ve kuzeyindeki karışıklıkların sürmesi durumunda bu yörelerin işgal edileceğini bildirmeleri üzerine 9. ordu müfettişliğine  atanan Mustafa Kemal sorunu çözmek amacıyla 19 mayıs 1919 yılında Samsun'gönderilmiştir. Amacı Anadoluyu düşman işgalinden kurtarmak ve bağımsız bir cumhuriyet devleti kurmak olan Mustafa Kemal'in Samsun'a çıkışı Kurtuluş savaşının başlangıç tarihi olarak kabul edilir.
                                Atatürk Samsun'a 19 mayıs 1919 da 18 silah arkadaşı ile çıkmıştır.
Vapurun alt katında Atatürk'e ait orjinal parçalardan oluşan bir fotoğraf sergisi ve özel eşyaları bulunmaktadır.


                                                Doğupark'ın bahçesinde çiçeklerden yapılmış bir Türk bayrağı...

 Bandırma Vapuru ziyaretimizden sonra Samsun Arkeoloji ve Etnoğrafya müzesini geziyoruz.
           Müzede Samsun ve çevresinde ele geçen Kalkolitik, Hitit, İlk tunç,Helenistik Roma dönemlerine ait eserler ile müzeye intikal etmiş etnografik nitelikli eserler sergilenmektedir.
                                                                       O dönemlere ait işlemeli kemerler...

                                                                        O dönemlere ait bileklikler,saç tokaları...

                  Samsun İkiztepe'de 1974 yılından bu yana yapılan kazı çalışmalarının sonucunda  bulunan, kafataslarındaki ameliyat izleri  yaklaşık 4500 yıl önce yaşamış insanların beyin ameliyatlarını gerçekleştirdiklerini gösteriyor.                

                                                                          Geçmiş dönemlere ait sikkeler...
                                                                               O dönemlere ait kap ve çanaklar...
                                                                 Orjinal el yazması bir Kuran-ı Kerim..
                                              Geçmiş dönemlere ait cep saatleri ve işlemeli er örgüsü kılıfları....
                  Bu kadar yeri gezdikten sonra acıkmamak mümkün mü? Yemeğimizi bu güzel nehir kenarında yedik.
                                                   Samsun'un  pidesi meşhur dediler, bizde afiyetle yedik.
Kale üzerine kurulmuş bir konak. Günümüzde  restoran olarak kullanılıyor.
Karadeniz zekasının bir örneği olan bu konak ziyaretimiz sonunda  Samsun'dan ayrılıp Ordu'ya doğru yol alıyoruz.

Devamı var:))
Sevgiler....

14 Aralık 2012 Cuma

ÇÖREK OTLU TUZLU KURABİYE...

   Merhaba, günlerdir koşuşturmaktan beş çayı keyfimize ara vermiştik. Dün evde olunca çayın yanına yeni bir şeyler deneyelim diye düşündük. Bu tarifi daha önce bir arkadaşımda yemiş hemen not almıştım.  Ne yapabiliriz diye notları karıştırırken, bunu yapmaya karar verdik. Tamda beş çayına uygun bir kurabiye oldu. Fazla yememek için birinin sizi durdurması lazım:))
Malzemelerimiz:
150 gr. tereyağı veya margarin(oda sıcaklığında bekletilmiş)
1 su bardağı sıvıyağ
yarım çay bardağı çörek otu
1 yumurta (akı hamurun içine katılacak sarısı üzerine sürülecek)
yarım çay bardağı toz şeker
1 tatlı kaşığı tuz
1 tatlı kaşığı mahlep
1 çay kaşığı toz kırmızı biber
1 paket kabartma tozu
yaklaşık 4 su bardağı un

Hazırlanışı:
Un hariç bütün malzemeleri yoğurma kabımıza alıp güzelce karıştırıyoruz.
Yaklaşık 4 su bardağı unu azar azar ilave ederek hamurumuzu güzelce yoğuruyoruz.
Hamurumuzdan cevizden küçük parçalar alıp elimizle yuvarlıyoruz.
Pişirme kağıdı serdiğimiz yada güzelce yağladığımız tepsimize diziyoruz.
Üzerlerine yumurta sarısı sürüyoruz.
180 derecede ayarladığımız fırınımızda üstleri kızarana kadar pişiriyoruz.(yaklaşık 35-40 dakika)

Afiyet olsun. Sevgiler.

13 Aralık 2012 Perşembe

KEREVİZLİ SARI MERCİMEK ÇORBASI...

Merhaba, bugün size bu soğuk havalar da içinizi  ısıtacak çok lezzetli, bir o kadar da besleyici bir çorba tarifim var. Kereviz yemeyen çocuklarınıza bu yöntemle çaktırmadan yedirebilirsiniz:)
Malzemelerimiz:
2 su bardağı sarı mercimek
1 adet kuru soğan
yarım çay bardağı sıvı yağ
1 adet küçük boy kereviz sapıyla beraber
2,5 litre su
tuz, nane, pul biber

Hazırlanışı:
İlk önce soğanlarımızı yemeklik şekilde doğruyoruz.
Sıvı yağla beraber kavuruyoruz.
Üzerine ayıklanmış yıkanmış sarı mercimeklerimizi ilave edip karıştırıyoruz.
Kabuğu soyulmuş rendelenmiş kerevizimizi de ilave diyoruz.
Kerevizimizin saplarını da incecik doğrayıp içine atıyoruz.
Üzerine suyunu ilave edip pişmeye bırakıyoruz.
Piştikten sonra baharatlarını ve tuzunu ilave ediyoruz.
Blender veya mikserle çırpıyoruz.
Sıcak sıcak servis ediyoruz.

Afiyet olsun. Sevgiler.

12 Aralık 2012 Çarşamba

AYŞENİL'İMİZ ARTIK ARAMIZDA...

 
Uzun bir aradan sonra yeniden merhaba. Başlıktan da anlaşıldığı gibi Ayşenil'imiz geçen çarşamba günü dünyaya gözlerini açtı. Allah'a şükür sağlıklı bir bebek. Annemiz de gayet iyi:)) Bense 8. kez teyze olmanın heyecanını yaşıyorum.(hala da olmak istiyorum) Minik Asya'mız da artık abla oldu. Tam bir küçük anne modunda ortalıkta dolanıyor. Dur anne ben tutayım, dur ben değişeyim, benim bebeğim o,bebeğim ağlıyor mu? bir bakayım, yani anlayacağınız işimiz var biraz:)))

Geçen hafta farklı duygu geçişleri yaşadığımız yoğun bir  haftaydı. Heyecan, bekleyiş, mutluluk, üzüntü, umut, ağlamak, gülmek hepsi bir aradaydı.
 Ayşenil'in doğum heyecanı, ilk görümcelik sınavım, annemin ani çıkan rahatsızlığı hepsi duygularımızı karman çorman etti.. 
Emrah'la (kardeşim) üniversiteden beri  görüştüğü kız arkadaşı evlenmeye karar verdiler. İlk görümcelik sınavım olacağından çok heyecanlıydım. Daha doğrusu ailecek çok heyecanlıydık. Evimizin tekne kazıntısı da evlilik yolunda ilk adımı atacaktı:)) Geçen cumartesi akşamı  aileler tanıştı. İki farklı aile ortak mutluluk için bir aradaydı. Biz gençler daha önce tanışmıştık ama büyükler ilk defa tanışıyordu. İlk başta nasılsınızlar sırayla soruldu, biraz sessizlik oluştu. Allah'tan sonra herkes çok iyi kaynaştı. Bizleri çok güzel ağırladılar. Sanırım iki tarafta birbirinden hoşlandı. Şimdi sıra bizde, inşallah bizde karşı tarafı hayırlısıyla güzel bir şekilde ağırlayacağız.

Sıra geldi geçen haftanın üzücü olayına. Annem de yaşından dolayı olmaması gereken bir durum olunca hemen doktorumuza baş vurduk. Kötü bir hastalığın ilk belirtileri de böyle oluşuyormuş denilince biz tabi telaşlandık. Muayene sonucu fena değildi. Ama  test sonuçları için 1 hafta beklememiz gerekiyordu. O bir hafta da yukarı da anlattığım olaylarla iç içe geçti. Dün erken saatte hastaneye gittik sonucumuzu aldık. Allah'a binlerce şükürler olsun testimiz temiz çıktı. Hepimiz derin bir nefes aldık. Tam nedenini anlamak ve emin olmak için bir küçük operasyon daha yapıldı. Doktorumuza göre %90 bir şey çıkmayacak ama bazen kötü sürprizlerle karşılaşılabiliyormuş. Onun sonucunu da bir hafta sonra alacağız. Allah'ın izniyle inşallah oda  temiz çıkar da bizde tam manasıyla rahatlamış oluruz:) Yukarıda yazdıklarım bize şu sözün ne kadar doğru olduğunu bir kez daha hatırlattı.  Hayat biz planlar yaparken başımıza aniden gelenlerdir. Sevdiklerimizin ve ailemizin kıymetini bilelim, inanın gerisi boş...

Sevgiyle kalın..
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...