30 Nisan 2012 Pazartesi

PATATESLİ ÇITIR BÖREK...

     Yeni bir haftaya merhaba.  Bu haftanın ve gelecek bütün haftaların, herkese sağlık, huzur, mutluluk getirmesini dileyerek başlıyorum  postuma:))  Çıtır çıtır bir börek tarifim var. Bu böreği de  Roma yolcusu olan kardeşim Emrah için yapmıştık. Adının hakkını veren çıtır çıtır bir börek. Yedikçe yiğesiniz geliyor. Birinin sizi durdurması lazım:))) Neyse bir an önce tarife geçeyim, ağzınızı fazla sulandırmadan:))
Ayrıca bu tarifi  çay kahve bahane etkinliğinin yeni ev sahibesi sevgili arkadaşım Ebru'ya Pastaeli ve porselen demlik etkinliğinin ev sahibesi sevgili arkadaşım Paşasofram 'a gönderiyorum. Kolay gelsin arkadaşlar...


29 Nisan 2012 Pazar

PASTANE AÇMASI...

    Günaydın iyi pazarlar...  Şimdi size çok mu çok güzel bir açma tarifim var. Tarif sevgili Asiye yengeme ait.. Bu açma bizim ailemizde çok seviliyor. Ne zaman özel bir gün için hazırlık yapmak istesek listede hemen yerini alır. Sabah kahvaltılarına, çayın yanına çok yakışıyor. Mayalı bir hamur olduğu için taze yemek gerekiyor. Bizde zaten hiç ertesi güne kalmıyor:))) Yeğenlerim yemeye doyamıyor. Teyze lütfen bir tane dahaları hiç bitmiyor. Canlarım benim, onları iştahla yerken izlemek beni çoook mutlu ediyor. Biz iki çeşit şekil verdik siz istediğinizi uygulayabilirsiniz.



28 Nisan 2012 Cumartesi

ÇUKUROVA'NIN MERKEZİ ADANA...

     Gezi notlarımda en son Gap turu kapsamında yaptığımız Antakya turumuzu anlatmıştım. Sıra geldi Adana'yı benim gözümden anlatmaya. Adana 'da kalmadık Adana'yı geçiş noktası olarak kullanıp kısa bir şehir turu yaptık. Kısa dediğime bakmayın görebileceğimiz en önemli noktaları gördük. Adana'ya girdiğimizde sabah sekiz buçuk civarıydı. İnanır mısınız o saatte bile kebap kokuyordu şehir. Adana Türkiye'nin beşinci büyük şehridir. Şehir merkezi Seyhan nehrinin kenarlarında bulunmaktadır. Adana Çukurova'nın bereketli topraklarının en önemli kısmıdır. Çukurova'nın merkezinde bulunur.

Şehri gezmeye 1882 yılında Adana valisi tarafından inşa edilen , 32 metre yüksekliğiyle Türkiye'deki en uzun saat kulesi olan Adana saat kulesinden başlıyoruz.

27 Nisan 2012 Cuma

ISLAK KEK...

    Merhaba, hafta sonu Birsen'in misafirleri için sevgili Hacer'in yaptığı nefis bir ıslak kek tarifim var. Islak keki fazla sevmeyen ben bile bayıla bayıla yedim bu keki:)) Misafirlerimiz de çok beğendi. Ayrıca Hacer o gün çok güzel patatesli havuçlu  toplarda  yaptı. İlerleyen günlerde onları da paylaşacağım. Şimdi kekimizi tarif etmeye başlayayım..


26 Nisan 2012 Perşembe

KIBRIS TATLISI...

       Güzel bir güne merhaba. Bugün sizlere şerbetli ve sütlü tatlıları sevenler için, ikisinin bir arada olduğu muhteşem bir tatlı tarifim  var. Tarif sevgili arkadaşım Yasemin'e ait. Yıllar önce kendi evinde buluştuğumuz genel toplantılarımızdan birinde yapmıştı bu tatlıyı.Yiyen herkes gibi bende çok beğenmiştim ve tarifini almıştım. En son sevgili kuzenim Birsen'in hafta sonu, ona gelen mesai  arkadaşlarına yaptım. Birsen'in yaptığı Türk kahvesi eşliğinde yemekten sonra misafirlerimize ikram ettik. Onlarda çok beğendiler. Bu tatlıyı kim yese çok beğeniyor. Bakalım sizlerde beğenecek misiniz?
Ayrıca bu tarifi  çay kahve bahane etkinliğinin yeni ev sahibesi sevgili arkadaşım Ebru'ya Pastaeli ve porselen demlik etkinliğinin ev sahibesi sevgili arkadaşım Paşasofram'a gönderiyorum. Kolay gelsin arkadaşlar..


25 Nisan 2012 Çarşamba

PUL BİBERLİ KURABİYE...

       Güneşli bir güne merhaba. Geçen hafta sonu, erkek kardeşim iş yerinden arkadaşlarıyla birlikte, Roma 'ya  gidecekti. Daha önce Roma'yı gören dostlarımız, yanında aperatif  bir şeyler götürmesini yemeklerinin pek de güzel olmadığını söylemişti. Bunun üzerine kız kardeşim Yıldız'la beraber, yanında götürmesi için  bir kaç çeşit bir şeyler hazırladık.Acil durumlarda açlığını bastırsın diye:))) Bu tarifte onlardan biri, diğerlerini ilerleyen günlerde paylaşacağım inşallah..
Ben kalıpla şekil verdim. Yıldız elleriyle aşağıdaki şekli uyguladı. Size hangisi kolay geliyorsa o şekli verebilirsiniz:)))


24 Nisan 2012 Salı

TAVUKLU YUFKA MANTISI...

        Güzel bir güne merhaba, yapması basit tadı enfes bir tarifim var size. Tarif sevgili kardeşim Yıldız'a ait. Blog açmaya karar verdiğimden beri sağ olsun benim için gittiği her yerden yediği güzel lezzetlerin hemen tarifini alıyor. Ayrıca bazen de sizin için yapıyor. Buda onun yaptığı bir tarif ben sadece fotoğrafladım:)) Teşekkürler canım kardeşim. İyi ki varsın:)))

23 Nisan 2012 Pazartesi

ARMUT POĞAÇA...

      Güneşli bir gün, yeni bir haftaya merhaba. Bütün çocukların, ruhundaki çocuğu yaşatanların 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk bayramı kutlu olsun. Benim için hafta sonu çok güzel ve eğlenceliydi. (ilerleyen günlerde bahsedeceğim inşallah) Umarım sizinde güzel geçmiştir. Gelelim tarifimize,bu tarif kuzenimin eşi sevgili Günnur'a ait. Geçen günlerde bana gelirken yanında,şirin mi şirin bu poğaçalardan beş altı tane  getirmişti. Hemen tadına baktım. Beğenince de sizin için burada yayınlamaya karar verdim.Akşam olduğu için resimleyemedim:( Işıkta resimler istediğim gibi çıkmıyor. Sabahta kalktığımda poğaçaları bulamadım:((  Bizimkiler onları çoktan halletmiş:))) İş başa düştü anlayacağınız. Bende ilk fırsatta sizin için denedim. Benim yaptıklarımın  şekilleri her ne kadar Günnur'un ki kadar güzel olmasa da armuta benzetebildim:)) Görenler de benzetti:)) Gelelim poğaçamızın tarifine...
Ayrıca bu tarifi  çay kahve bahane etkinliğinin yeni ev sahibesi sevgili arkadaşım Ebru'ya Pastaeli ve porselen demlik etkinliğinin ev sahibesi sevgili arkadaşım Paşasofram'a gönderiyorum. Kolay gelsin arkadaşlar...

20 Nisan 2012 Cuma

MEDENİYETLER ŞEHRİ ANTAKYA...

Gezi notlarımda son olarak Gap turu kapsamında yaptığımız  Mersin ve Tarsus'u anlatmıştım. Sıra geldi bir çok medeniyeti hoş görüsü ile bünyesinde barındıran Antakya' yı benim gözümden anlatmaya.. Antakya bu turda çok merak ettiğim iki yerden biriydi. Can, Ezan, Hazan, Künefe, Asi Nehri, Şelaleleri, meze çeşitleri farklı inanışlarda  yaşam alanlarıyla meşhur Antakya.. Bu meşhurluklarının yanında son zamanlarda dizilere de yaptığı ev sahipliğiyle   de ünlü Antakya.
 Baştan söyleyeyim turda Antakya'ya bir gün ayrılmıştı, eğer siz bu şehri ziyaret etmeyi düşünürseniz en az üç gününüzü ayırın derim. Çünkü bu kadar tarihi bir şehri muhteşem mezelerini doya doya görmek ve tatmak için geniş zamana ihtiyaç var. İleri ki zamanlarda bu güzellikleri doya doya görmek için tekrar Antakya'ya gitmek isterim:))) Şimdi size bu kısıtlı zamanda yaptığımız şehir gezimizi, dilim döndüğünce kalemim el verdiğince anlatmaya çalışayım:))
                              Şehre girmeden önce uçsuz bucaksız Amik Ovası'dan geçiyoruz.

                                                                        Antakya merkezden genel bir görünüş.. 





                                      
Şehre ilk indiğimizde Antakya merkez de bulunan Dünyanın en önemli mozaiklerinin sergilendiği Antakya Arkeoloji Müzesini geziyoruz.

Hitit, Helenistik ,Roma ve Bizans dönemlerine  ait olan ve Harbiye, Antakya, Atçana , Seleukeia  Pieria  ile İskenderun’da bulunmuş eserlerin sergilendiği müze mozaik koleksiyonlarının zenginliği yönünden dünyada ikinci sırayı almaktadır.


Sonraki durağımız olan Hristiyan tarihinin en eski kiliselerinden biri olarak bilinen Saint Pierre Kilisesi'ni geziyoruz.
Saint Pierre Kilisesi, Stauris Dağı 'nın batısında kayalara oyulmuş 13 metre derinliğinde, 9.5 metre genişliğinde ve 7 metre yüksekliğinde bir mağaradan oluşmaktadır. Antakya 'da ki ilk Hıristiyanların gizli toplantıları için kullandıkları bu mağara Hıristiyanlığın en eski kiliselerinden biri olarak kabul edilir.

Kilisenin erken döneminden günümüze sadece taban mozağinin parçaları ve sunağın sağında, duvar boyamalarının izleri kalmıştır. Dağa açılan tüneli bir zamanlar burada toplanan Hıristiyanların baskınlar sırasında kaçmak için kullandıkları sanılmaktadır. Kayalardan sızarak yalakta toplanan su vaftiz için kullanılmıştır. Son yıllara kadar ziyaretçilerin şifalı kabul ederek içtikleri, hastalara götürdükleri bu su sızıntısı depremler nedeniyle azalmıştır.
Bu resimde de kilisenin iç kısmını görüyoruz.
Kilisenin bulunduğu yükseklikten, Antakya'dan bir görünüş.
       Daha sonra Anadolu’da yapılan ilk cami olarak bilinen Habibi Neccar Cami'ni geziyoruz.

Antakya’da bulunan tarihi cami. Anadolu’da yapılan ilk cami olarak bilinir. Cami Roma dönemine ait bir pagan tapınağının üzerine inşa edilmiştir. Günümüzdeki cami Osmanlı dönemi eseridir, etrafı medrese odaları ile çevrilidir. Avlusunda 19.yy eseri bir şadırvan bulunur. Caminin kuzeydoğu köşesinde İsa’nın havarilerinden Yunus (Yuhanna) ve Yahya(Pavlos) ile onlara ilk inanan ve şehit edilen ilk kişi olan Antakyalı Habib-i Neccar’ın türbesi bulunur.
Antakya şehri, İslam Devleti’nin lideri Halife Ömer’in komutanlarından Ebu Ubeyde Bin Cerrah tarafından 636 yılında fethedildiği dönemde fethin simgesi olarak, Habib-i Neccar ve İsa’nın iki havarisinin mezarının bulunduğu yerde, bir cami inşa edilmiştir. 1098 yılında Haçlılar'ın eline geçen ve 1099’da Antakya Prensliği halini alan şehri Memluk Sultanı Melik Zahir Baybars fethedince camiyi yeniden yaptırmıştır. Caminin medrese duvarlarında üzerinde Baybars’ın adı olan bir kitabe vardır. Depremlerden zarar gören cami ve minaresi birçok kez yenilenmiştir. 


     Kahve molası vermek ve Antakya'nın meşhur Haytalısını yemek için haytalıyı en iyi yaptığı söylenen Affan Kahvesine gidiyoruz. Kahve siparişlerimizi veriyoruz. Kahvelerimiz gelince biraz şaşırıyoruz. Çünkü kahvelerimiz beklenin aksine fincanda  değil ince belli çay bardağında geliyor. Kahvelerimizi içip haytalımızı yiyoruz. Haytalını içinde süt, nişasta ve gül şurubu bulunuyormuş. Değişik tat sevenler için farklı bir lezzet...
Antakya'nın meşhur dar sokaklarında minik bir tur attıktan sonra Harbiye şelalelerine doğru yol alıyoruz.


Harbiye şelalelerini gezdikten sonra akşam yemeği için kalacağımız otelin yolunu tutuyoruz.
Yemekte miss gibi Antakya'ya özgü tepsi kebabımızı yiyoruz.                           
                         Ertesi sabah fotoğraf da  gördüğünüz manzara eşliğinde Antakya'dan ayrılıyoruz.
devamı var:))))))

19 Nisan 2012 Perşembe

PEYNİRLİ PRATİK POĞAÇA...

         Bizim evde, en özel kahvaltı pazar sabahı yapılandır. Bütün aile bir arada güzel sohpet eşliğinde kahvaltımızı yaparız. Bu özel günün sofrasını da özel hazırlamaya gayret ederiz. Pazar kahvaltılarınız için çok pratik lezzetli bir tarifim var. Hamuru yoğurup fırına atıyoruz. Biz sofrayı hazırlayana kadar poğaçalarımız da çoktan pişmiş oluyor. Sıcak sıcak afiyetle yiyoruz.


18 Nisan 2012 Çarşamba

FINDIKLI KEK..

Güzel bir güne merhaba.
Geçen hafta sonu  İstanbul'da hava  malum yağmurluydu:))) Erkek kardeşim abla bir fındıklı kek yap da ılık ılık yiyelim dedi. Yağmur manzarası eşliğinde çayla birlikte ılık kekimizi yedik:)) Çok güzel bir kek oluyor. Denemenizi tavsiye ederim:)))

17 Nisan 2012 Salı

ZÜLİŞ'İN İRMİK HELVASI...

   Güzel bir güne merhaba,
İrmik helvası sever misiniz? Bizim evde annem çok sever. Ama ben nedense hiç tutturamazdım. Ya çok lapa olurdu, yada şekersiz başarılı bir sonuca bir türlü ulaşamamıştım:((  Geçen gün annem irmik helvası yap da yiyelim dedi. Ben onu tutturamıyorum yaaaa dedim. Ama markete gittiğimde sepete bir paket irmik atmıştım tekrar denerim diye. Tesadüf bu ya! kız kardeşim gittiği günde bu helvayı yiyor ve çok beğeniyor. Hemen benim için tarifini alıyor. Annem ve sizin için denedim. Sonuç mu annem çok beğendi. Bana göre de gayet iyiydi. Tarif sevgili Züliş'e ait, o yüzden adı Züliş'in irmik helvası:)))
Ayrıca bu tarifi  çay kahve bahane etkinliğinin yeni ev sahibesi sevgili arkadaşım Ebru'ya gönderiyorum.Pastaeli kolay gelsin arkadaşım..



16 Nisan 2012 Pazartesi

YOĞURTLU ERİŞTE SALATASI...

   Güneşli bir İstanbul gününden  herkese merhaba.
Hepinize hayırlı, mutlu, sağlıklı bir hafta dileyerek başlamak  istiyorum postuma. Hafta sonunda denediğim bir tarifi paylaşmak istiyorum sizinle. Bizim evdekilerden geçer not aldı:))) Bakalım sizden de alabilecek mi?


14 Nisan 2012 Cumartesi

HAVUÇ SALATASI...

     İki günlük aradan sonra yine yağmur geri  geldi:)) Bu sefer havada soğuk. Bu sene yaz hiç gelmeyecek galiba..
Şimdi size, hazırlaması çok  basit, tadı çok çok güzel  bir salata tarifi paylaşacağım. Ben bu tarifi kış aylarında çok sıklıkla yapıyorum. Bizim evimizde bu salata çok seviliyor. Bakalım sizler beğenecek misiniz?


GÜVEÇTE YUMURTALI PIRASA...

Hatırlarsanız, Edirne gezimiz adlı  postum da belirtmiştim, kız kardeşim Seher'in bize kahvaltıda hazırladığı iki nefis tarif var diye. Sıra geldi o tarifleri paylaşmaya :))  Biz çok beğendik bakalım siz beğenecek misiniz? İlk tarifimizle başlayalım..

GÜVEÇTE TEREYAĞLI PEYNİR...

  Eveett gelelim ikinci tarifimize. Bu tarifin  yapması çok kolay tadı enfes:)) İtiraf ediyorum, iki tariften en çok biz bunu beğendik. Bakalım siz hangisini daha çok beğeneceksiniz?

11 Nisan 2012 Çarşamba

YILDIZ'IN TARÇINLI HAVUÇLU KEKİ...

     Bu keki kız kardeşim Yıldız bugün gelen misafirlerine yapmış. Bize de getirdi. Misafirlerinin keki çok beğendiğini söyledi. Sizin için fotoğraflayıp  tarifini aldım. Kokusu o kadar  güzeldi ki fotoğraflarken tırtıklamamak için kendimi zor tuttum. Yapması kolay tadı enfes bir tarif. Kısıtlı zamanda çabucak yapabileceğiniz bir lezzet :)))

MANTARLI BÖREK...


    Postuma, herkese güzel bir gün dileyerek başlamak istiyorum. Her ne kadar hava yağmurlu olsa da, evinizin havası, sofranızın bereketi bol olsun. Mantar sevenler için nefis bir börek tarifimiz var. Mantar sevenler bu tarifi düşünmeden hemen yapsın. Bence sevmeyenler de denesin. Belki bu muhteşem tat sayesinde onlarda artık mantarla barışırlar:))
Bu tarifimiz  Çay Kahve Bahane etkinliğinin  yeni ev sahibesi sevgili arkadaşım Marifetane  Hatice'ye gitsin. Afiyet olsun canım:))





10 Nisan 2012 Salı

FIRINDA BEŞAMEL SOSLU KABAK...

          Pazardan kabak almıştım, mücver yaparım diye. Daha sonra aklıma, bir arkadaşımda yediğim  bu tarif geldi. Denemeye karar verdim. Elimde tarif yoktu. Ölçülerini kendime göre ayarladım. Bana göre ortaya güzel bir lezzet  çıktı:))) Ayrıca kabak mideyi hiç yormayan sindirimi kolay olan bir sebzedir. Biz çok sevdik, bakalım siz sevecek misiniz?


9 Nisan 2012 Pazartesi

TAVUKLU ŞEHRİYELİ SALATA...

         Hepinize iyi haftalar, diyerek başlamak istiyorum postuma. Güneşli bir hafta sonundan sonra ,yağmurlu bir haftaya başlıyoruz. Önümüzdeki günler yağmura doyacağız:))) Gerçi bu kış güneşe hasret kalmıştık ama, yinede nisan yağmurları çok güzel. Rahmetli babaannem nisan yağmurlarının şifa olduğunu söylerdi. Yağmur yağdıkça dışarı çıkar yağmurun altında bir güzel ıslanırdı. Onun o hali aklıma geldikçe yüzümü hoş bir tebessüm kaplıyor:) Her ne kadar şifa olduğu söylense de, 7 derece soğukta dışarı çıkıp ıslanamayacağım maalesef:)))) Ben en iyisi, yeni tarifimi sizinle paylaşayım:)))
     Bugünkü tarifim tavuklu şehriyeli salata, bu salatayı babam çok sever. Uzun süre yapmadığımda senin şu tavuklu salatandan yap da yiyelim der:)) 
   Ayrıca bu tarifi Çay Kahve Bahane etkinliğinin  yeni ev sahibesi sevgili marifetane  Hatice'ye ve porselen demlik etkinliklerinin ev sahibesi Pasasofram arkadaşıma  gönderiyorum. Kolay gelsin arkadaşlar....




6 Nisan 2012 Cuma

GAP TURU-MERSİN/TARSUS...

      Merhaba, geçen hafta yazdığım Edirne gezimizden sonra düşündüm de, arada tariflerim dışında gezip gördüğüm yerleri de sizinle paylaşmalıyım. Gittiğim yerlerde gördüğüm güzellikleri,yaşadığım duyguları size anlatarak sizi de oralara götürebilirim belki:))  İlk olarak geçen mayıs ayında  gerçekleştirdiğim Gap turundan başlamak isterim, çünkü benim için en etkileyici olanı bu geziydi:))


Geçen sene mart ayında sevgili kuzenim Birsen ve onun mesai arkadaşı Gülser'le  Gap turuna gitmeye karar verdik. Mayıs ayının ilk haftasına tur şirketine rezervasyonumuzu yaptırdık:)  
    

 Daha önce Gap dışında Türkiye'nin bir çok yerini  gezmiş biri olarak, tur işi birazda nasıl anlatayım toplu halde gezip tozmak pek cazip gelmedi. Gülser'le de daha önce tanışmamıştık. Gerçi Birsen çok iyi anlaşacaksınız, ikinizde aynı kafadasınız dedi ama. Düşünceler kafamda dönüp dolaşırken, o gün geldi çattı. On günlük uzun maraton başlıyordu:))) Gülser'le ilk defa Kadıköy'de buluşma yerinde karşılaştık. İlk göz göze geldiğimiz anda  sanki yıllardır tanışıyormuşuz gibi birbirimize sarıldık. Birsen'inde dediği gibi aramızda çok güzel bir sinerji oluştu:)) O anda hissettim bu turdan çok memnum kalacaktım.

   Gece saat 22:00 de bismillah yola çıktık. Rehperimizin de dediği gibi en zor kısmı bu geceydi. Çünkü sabaha kadar yolculuk yapacaktık. Diğerlerini bilmem ama benim için gerçekten en zor kısmıydı. Hiç uyumadan sabahı ettim:) Bolu Ankara Aksaray Pozantı güzergahından yolda aldığımız serbest kahvaltıdan sonra, sabah saat 10:00 da İlk olarak  Kuran-ı Kerim'de Kehf Suresi'nde geçen Yedi Uyurların Mağarası olduğuna inanılan Ashabı Kehf  Mağarasına ulaştık.



5 Nisan 2012 Perşembe

PASTANE POĞAÇASI...

     Bu tarif  sevgili Oktay Usta'ya ait. Uzun zamandır denemek  istiyordum. Sevgili kuzenim Emriye ablam, benden poğaça yapmamı istediği için artık yapmak şart  olmuştu:)))  Bende bugün denedim, yumuşacık  bir poğaça oldu. Yapması kolay tadı lezzetli, kahvaltılarda ve çocuklarınızın beslenmesine koymak için ideal bir tarif:))))

 Bu tarifimizi ayrıca, Porselen Demlik Çay Saati etkinliğinin son günlerini yaşayan arkadaşım   Gelibolu17. ve tabiki Çay Kahve Bahane etkinliği yeni ev sahibesi Marifetane 'ye gönderiyorum ...

3 Nisan 2012 Salı

ISPANAKLI BÖREK...

Ispanak sever misiniz? Şimdi sizinle, ıspanak sevmeyenlerin bile çok seveceği bir börek tarifini  paylaşacağım. Yapması basit tadı enfes bir tat. Ispanak yemeyen çocuklarınıza, ıspanak yedirmek için alternatif olabilir:)))

Bu tarifimizi ayrıca, Porselen Demlik Çay Saati etkinliğinin son günlerini yaşayan arkadaşım   Gelibolu17. ve tabiki Çay Kahve Bahane etkinliği yeni ev sahibesi Marifetane 'ye gönderiyorum ...

2 Nisan 2012 Pazartesi

EDİRNE GEZİMİZ...

      Cuma akşamı ani bir kararla Kırklareli'nde yaşayan kardeşime sürpriz yapmaya karar verdik. Saat 21:00 dan sonra düştük yollara.. Bizi karşısında gören yeğenlerimin  sevinci her şeye değerdi:))) Kardeşler hasret giderdikten, uzun uzun sohbet ettikten sonra yol yorgunluğu da malum:)) Hepimizin uykusu geldi:)))
       Sabah çocukların sesiyle uyandık.:))) Ama çocuklardan da erken kalkan kardeşim Seher bize mükellef bir kahvaltı hazırlamıştı. Maalesef masayı fotoğraflayamadım:((  Ama Seher'in bizim için hazırladığı iki tarifin resmini çekmeyi başardım.. (Tariflerini ve resimlerini ilk fırsatta paylaşacağım.)
 Daha sonra hepbirlikte aldığımız bir kararla öğle yemeğinde Edirne'de tava ciğeri yemek için yine düştük yollara:))) Karnımız acıkana kadar  ilk önce şehri gezmeye karar verdik. İlk durağımız Türk İslam tarihinin en ihtişamlı yapısı Mimar Sinan'ın ''ustalık eserim'' diye adlandırdığı muhteşem eseri Selimiye Camii oldu. Bu camiyi daha önce defalarca görmeme rağmen her gördüğümde çok etkileniyorum. Muhteşem bir eser , her gidişimde içeride köşede bir yere oturur başım yukarıda seyretmeye koyulurum:))) Her seferinde dahada hayran kalarak istemeye istemeye ayrılırım oradan:))
                                                                       
                                                      Alttaki resim caminin giriş kapısı...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...